🇸🇪 Stockholm’de 3 gün 🇸🇪

Seyahat 22 Eki 2016

Her zaman gitmek istediğim şehirlerden biri olan Stockholm’e ucuz bilet bulunca üç günlük bir gezi düzenledim. Başta üç gün uzun mu olur diye düşünmedim değil. Ancak yaptığım plana göre şehir tam üç günlüktü. Bu arada her gezimde plan yapsam da plana bir süreden sonra sadık kalamıyorum. Doğaçlama gezmek daha çok hoşuma gidiyor. Çok sevdiğim yerlere tekrar tekrar gidiyorum. Fotoğrafta gördüğünüz Stortorget, Stockholm gezimdeki her gün en az 2 saatimi harcadığım yerdi.

Üç günde resmen aşık olduğum bu şehri de ayrıntılarıyla anlatmaya karar verdim. Gezdiğim yerler, tecrübeler ve masraflar hepsini bu yazı için toparladım.

İlk Gün

Stockholm Arlanda Havalimanı’na iniş yaptıktan sonra Arlanda Express ile Stockholm merkeze ulaşıyorsunuz. Arlanda Express, Arlanda Havalimanı ile Stockholm Merkez İstasyonu arasında hiç durmadan hizmet veriyor. Toplamda 20 dakika sürüyor. İleri tarihli olarak bileti buradan alabilirsiniz. Tren içerisinde aldığınızda 100 SEK daha fazla ödüyorsunuz. Ben internet üzerinden aldım ve tren içerisinde size gelen e-postadaki numarayı kondüktöre göstermeniz yetiyor. (Arlanda Express gidiş dönüş bileti 300 SEK)

Stockholm merkez istasyonundan kaldığım hostele yürüyerek 20 dakikada ulaştım. Eşyaları yerleştirip kendimi Stockholm sokaklarında kaybetmek için dışarı çıktım. Kaldığım hostel, Gamla Stan’ın merkezinde olduğu için orada bir tur attım. İşte o anda büyülemeye başladı beni. Bazen bir omuz genişliğinde olan sokaklarında gezerken kendimi şehrin büyüsüne kaptırdım. Uzun bir yürüyüşün sonrasında acıkan karnımı Gamla Stan’da en güzel burgerleri yaptığını iddia eden Barrels Burger’de doyurdum. (Not: Burgerleri guzel değilmiş. Bir de turistik bölgenin ortasında olduğu için pahalı tabi ki.) Doubl

Kungsträdgården Park

Yemek sonrasında kendimi minik adanın dışına atıp Kraliyet Sarayının içerisinden geçip Kungsträdgården’a gittim. Küçük ve boş bir park. Şansıma parkta Stockholm Halvmarathon kayıtları ve şenlikleri vardı. Bunun için liseler arası müzik yarışması gibi bir şey de düzenlemişlerdi. Denk gelince oturup izledim. Ancak Gamla Stan’ı ilk kez turlarken görüp de bayıldığım Stortorget’e dönmek için sabırsızlandığımdan çok fazla kalmadım.

Stortorget’te harcadığım birkaç saat içerisinde süpermarketten aldığım akşam yemeğimi de yedim. Ardından 17 saatlik ayakta durmanın getirdiği yorgunluk yüzünden daha fazla dayanamayıp kendimi hostele gidip yatağa düştüm.

İkinci Gün

Müze gezmeye bayılan bir insan olduğum için, erkenden kalkıp müze kapılarında beklemek hayatımın bir parçası haline geldi. İkinci gün de birbirinden muhteşem dört müzeyi gezebilmek için erkenden kalkıp Gamla Stan’da cumartesi sabah 8’de açık tek yer olan Fabrique’de Apple Bun ve kahve ile küçük bir kahvaltı yaptım (7 EUR — Nakit kabul etmiyorlar). Ardından Stockholm’ün mutlaka görülmesi gereken yerlerinin başını çeken The Vasa Museum’a doğru yol aldım. (Not: Ben her ne kadar kapıda beklemeyi sevsem de, siz müze açılış saatlerine bakıp 20 dakika öncesinden gidin. Kapıda yaşlılar ve benim gibiler sırada bekliyor olacaklar) İçeriye girdiğinizde inanılmaz güzelliğiyle yüzyıllar boyunca sular altında kalmış ve şans eseri batığı keşfedilmiş ve çıkartılıp onarılmış eski bir gemi karşılıyor.

The Vasa Ship

Müzenin içerisinde geminin bütün tarihini, içerisinde kullanılan eşyaları, nasıl battığını ve nasıl çıkarıldığını kısacası her şeyini öğrenebilirsiniz. Ayrıca müze ücretsiz turlar düzenliyor. Ziyaret saatlerimi ona göre ayarlamadığım için katılamadım (siz buradan takip edebilirsiniz). Ancak benimle birlikte müzeye giriş yapan turlardan birisine takıldım ve onların rehberinden dinledim. 😏 Giriş ücreti 130 SEK

Nordiska Müzesi

Vasa’dan çıktıktan sonra hemen yanıbaşında bulunan Nordiska Müzesi’ne gittim. Nordiska, Vasa’nın yanında pek popüler olmayan ancak tarihten bugüne Nordik yaşamda kullanılmış her çeşit eşyayı bulunduran bir müze. Kıyafetlerden takıya, mobilyalardan kurulu yemek sofralarına, tahta oyuncaklardan minyatür evlere kadar her şey mevcut ve bunların hepsi dönem dönem ayrılmış durumda. Kuzey Bölgesi’ndeki yaşamı merak ediyorsanız kesinlikle uğrayın. Giriş ücreti 100 SEK

Spritmuseum (a.k.a. Alkol Müzesi)

Nordiska’dan sonra marketten yaptığım alışverişten kalanlarla bir öğlen yemeği yedim. (Not: Eğer benim gibi gezecekseniz yanınızda yiyecek ve içecek taşımanın avantajı çok fazla. Çünkü etrafta market falan bulunmamakta. Seyyar satıcılardan alabileceğiniz içecekler de çok pahalı) Yemekten sonra Nordiska ile Vasa’nın hemen yanında bulunan Spritmuseum’a gittim. Burası bildiğiniz alkol müzesi. Absolut Vodka sponsorluğunda bir sergileri var. Andy Warhol’un Absolut Vodka için yaptığı çalışmayı burada görebilirsiniz. Ben gezerken yerli bira üreticileri de bir etkinlik düzenliyorlardı. Şansım Stockholm’de epey yaver gitti sanırım. (Not: Uppsala, İsveç yapımı Temper Perdition’ı gördüğünüz yerde kesinlikle deneyin) Giriş Ücreti ve 3 adet tadımlık ev yapımı bira 14,64 EUR

Skansen

Spritmuseum’dan sonra koşarak yakınlarda olan Skansen’e gittim. Skansen’e aynı günde gitme konusunda emin değildim ama tekrar şehrin bu tarafına gelmemek için gitmeye karar verdim. Ancak bence Skansen’e bir gün komple ayrılmalı. Görüp görebileceğiniz en büyük açık hava müzelerinden birisi. İçeride tarih yaşıyor resmen. Bulunan bütün evler İsveç’in çeşitli bölgelerinden buraya taşınmış! Dükkan amaçlı olan eski ahşap binalara girdiğinizde içerideki çalışana istediğinizi soruyorsunuz. Ne iş yaptığını ve o dönemde işlerin nasıl yürüdüğünü, insanların nasıl çalıştığını tek tek anlatıyorlar. Eğer pastaneye girdiyseniz ürünlerini deneyebiliyorsunuz (tabi para ile almanız gereken şeyler de var). Açık ve net söyleyebilirim ki şu güne kadar gittiğim onca müze arasında beni en çok etkileyen Skansen oldu. Kesinlikle gidin ve ayırabildiğiniz kadar zaman ayırıp çalışanların hepsiyle tek tek konuşun. (Hepsi çok cana yakın, size her şeyi anlatıyorlar. Mesela eskiden bir çeşit mantarı işledikten sonra ateş yakarken kullandıklarını ve bu mantarı işleme yöntemlerini tek tek göstererek anlattı oradaki bir abimiz) Skansen giriş ücreti 120 SEK.

Skansen’in verdiği zevk sarhoşluğu ve bütün gün gezmenin getirdiği yorgunluğu gidermek için kahvemi alıp huzur bulduğum Stortorget’e geri döndüm. Bir süre keyif yaptıktan sonra hostele geçtim ve son gün için dinlenmeye çekildim.

Üçüncü Gün

Stockholm City Hall

Üçüncü gün daha fazla uyuyabilmek için kahvaltılık alışverişimi akşamdan yapmıştım. Stockholm’deki son günümde geriye kalan önemli yerleri bitirmem gerektiği için erkenden kalkıp yola düştüm ve City Hall’a vardım. Sabah belediye binasına gelen ilk ben olacağımı bildiğim için kahvaltıyı buraya saklamıştım. Suyun kenarında bulunan bahçesine oturup kahvaltımı yaptım. Yavaş yavaş turistler de doldurmaya başlamıştı. İlk buraya gitmemin sebebi ise sınırlı kontenjanı olan rehberli İngilizce turu yakalamak istememdi. Günümüzde de hala şehir yönetimi tarafından kullanıldığı için rehbersiz gezmenize müsade edilmiyor. O yüzden gitmeden önce İngilizce tur saatlerine bakıp ona göre gitmenizi tavsiye ederim. Giriş ücreti 100 SEK.

Stockholm Halk Kütüphanesi

City Hall’dan sonra yolumu doğruca Stockholm Halk Kütüphanesi’ne çevirdim. Halk kütüphanesinin ana salonunu görmeden Stockholm’den ayrılmak istemedim. Oturup saatlerinizi geçirebileceğiniz bir yer ancak benim zamanım olmadığı için içeride kahvemi içip kitap okuyarak biraz dinlendikten sonra yoluma devam ettim. Tabi ki giriş ücretsiz.

The Royal Dramatic Theatre

Kütüphanede enerjimi topladıktan sonra The Royal Dramatic Theatre’a gittim. Burayı tam araştıramamıştım ancak bu tiyatronun şöyle bir güzelliği varmış: Eğer denk gelirseniz bilinen oyunları altyazılı olarak izleyebiliyorsunuz. Altyazıyı telefonunuza yükleyeceğiniz bir uygulama üzerinden takip ediyorsunuz. Ancak bunu her oyun için sunamıyorlar. O yüzden gitmeden önce internet sitesi üzerinden gereken bilgiyi edinebilir, biletinizi ona göre alabilirsiniz. Ayrıca Stockholm’ün gençleri ve turistler bu tiyatronun merdivenlerinde oturup bir şeyler içmeyi seviyorlarmış. Ben gittiğimde de oturan birçok insan vardı. Çünkü merdivenlerin marina ve saray manzarası mevcut.

Solda Kraliyet sarayı, sağda parlamento binası

Sırada Kraliyet Sarayı var. Kraliyet sarayı beş bölümden oluşuyor. The Royal Armoury’ye giriş ücretsiz. İçeride geçmişten günümüzde kraliyet tarafından kullanılmış at arabaları, zırhlar, silahlar ve kılıçlar bulunuyor. Kraliyet Sarayının diğer bölümlerinin biletini tek seferde alıyorsunuz. (160 SEK) Gezmek istediklerinizi geziyorsunuz. Ben zamanımı rehberli turlara göre ayarlayamadığım için yine diğer tur rehberlerini dinleyerek gezdim. Ancak rehbersiz gezmenin bir anlamı olmadığı kesin. Sarayı diğer bölümleri ise; Royal Apartments, Museum Tre Kronor, Gustav III’s Antikmuseum ve The Royal Treasury. Bunlarda tek tek kraliyet tarafından kullanılan odalar, eşyalar, kıymetli mücevherler ve tarihi olayları anlatan bilgilendirici eşyalar bulunmakta. Dikkat etmeniz gereken tek nokta Royal Treasury’de fotoğraf çekmek yasak ve bu konuda çok katılar. Kameralar ile sürekli izliyorlar ve fotoğraf çekmeye yeltendiğiniz anda hoparlörden sizi uyarıyorlar. Ayrıca her müze girişinde o müzenin içindeki ürünleri anlatan broşürler ve rehber kitapçıklar bulabilirsiniz. Çoğu ücretsiz ama çıkarken geri iade etmeyi unutmayın.

Stortorget ve sağda Nobel Museum

En sona bıraktığım ve her gün önünde saatlerimi geçirdiğim Nobel Müzesi’ne geldi sıra. Kraliyet Sarayı’ndan sonra direkt olarak rehberli tura yetişmek için Nobel Müzesi’ne geldim. Küçük bir müze olmasına rağmen size Nobel Ödülleri ile ilgili her şeyi anlatıyorlar. Nobel Ödülü alan neredeyse herkesin Nobel Museum Cafe’de oturup zaman geçirdiğini ve daha sonra oturduğu sandalyenin altını imzaladığını ve müzenin bu sandalyeleri sakladığını öğrendiğimde şaşırmıştım. En son ödülü alan insanların sandalyelerini de sergiliyorlardı. Aziz Sancar’ın ve diğer bilim adamların müzeye bağışladığı eşyaları ve o eşyaların onlar için anlamlarını tek tek anlatıyor rehber size. O yüzden rehbersiz gezmeyi denemeyin bile derim. Giriş ücreti 100 SEK.

Nobel Müzesi’nden sonra akşam yemeği için hemen yakında bulunan Under Kastanjen’e ev yapımı İsveç Köftesi yemeye gittim. IKEA’nın İsveç köftelerini sevmiyorum ancak burada denediklerim çok güzeldi. Herkese tavsiye ederim. Yemekten sonra Stockholm macerasını doğal olarak Stortorget’te kapattım ve hostelime döndüm. Sabah erkenden Hamburg’a uçuş olduğu için hazırlanmam gerekiyordu.

Bunların dışında genel olarak bahsetmek istediğim birkaç şey var.

Kalacak yer

Castle House Inn, Gamla Stan’ın tam ortasında Stortorget’e yürüyerek beş dakika mesafede bulunan bir hostel. Ben 12 kişilik hostel odasında yer ayırtmıştım ancak 16 kişilik odaya vermişler. Siz girerken dikkat edersiniz. Bunun dışında hostel temiz ve ranzaların her birinde perde mevcut. Yani yatarken kapatıyorsunuz ve kimse sizi göremiyor. O yüzden diğer hostellere göre daha rahat olduğunu düşünüyorum. Ben 3 gece kaldım ve toplamda 1080 SEK ödedim.

Market

Sanırım en büyük sorunlardan birisi bu. Çünkü süpermarket bulmanız çok zor. Turistik bölgelerde pek yoklar. O yüzden birkaç kere merkez istasyona yürümek zorunda kaldım. Gamla Stan’da bir tane olduğunu sonradan öğrendim. Süpermarket olarak Coop, 7/11 ve Pressbryan isimlerindeki marketleri haritada arayabilirsiniz. Bunlar işinizi görecektir.

Harcamalar

Stockholm pahalı bir şehir. Müzelerden tutun, restoranlara ve hatta marketlere kadar hepsi Avrupa fiyatlarının çok üzerinde. Marketlere toplamda 25 EUR, kahve, kahvaltı ve yemeklere 65 EUR, müzelere 83,50 EUR, kalacak yere 110 EUR ve uçak biletine de (Ankara-Stockholm ve Stockholm-Hamburg) 111 EUR harcadım. Böylece tek kişi için toplamda aşağı yukarı 400 EUR harcamayla 3 gece 4 günlük bir geziyi tamamlamış oldum.

Son olarak da gezdiğim yerlere TripAdvisor üzerinde yazdığım yorumları buradan görebilirsiniz.

Etiketler

Candost Dağdeviren

Merakını, kendisini boğmadan nasıl bastıracağını öğrenmeye çalışan kitaplara, müziğe ve doğaya düşkün yazılım mühendisi.

Great! You've successfully subscribed.
Great! Next, complete checkout for full access.
Welcome back! You've successfully signed in.
Success! Your account is fully activated, you now have access to all content.